Monday, January 25, 2010

caresizlik


Bir gun herkesin karsisina cikar
Icinden gecemeyecegi bir orman
Asamayacagi bir dag,
bir zamanlar gencken
Yumrugumu vurdugum her tasi kirarim zannederdim
Ama gun gelir
Herkesin karsisina catlatamayacagi bir kaya cikar
Hikayeyi degistiremedikten sonra
Onceden bilmek son sayfada ne yazdigini
Yuk olur insana sadece

Cozumu olmayan sorular sormasi zihnin
Deli eder adami
Ne istediginle ne yapabilecegin arasindaki ucurum
Bir kendinden vazgecersen kapanir kendiliginden
Bir de olumune atlarsan karsi tarafa

En karanlik gununde, en caresiz aninda
Kendini ortaya atiyorsan eger
En umutsuz aninda
Kendin icin degil, cocuklarin icin
Kendini care diye sunuyorsan eger
Yureginde cocugunun sevgisini tutan hic kimse
Caresiz degildir
Tum kapilar ustune kitlenmis de olsa
Birinin kalbinde yer tutan hic kimse
Tutsak degildir kendi kafesine
Caresizlik aradiginin carenin belki de tam onunde olmasi
Ama onu bulacak vaktinin olmamasi caresizlik
Caresizlik cevapsiz kurak bir issizlik degildir
Disarda devam edecek hayattir asil engel
Asil engel sana gecit vermeyen
Seni umursamayan
Seni yutan hayattir asil engel
Asil caresizlik derdin devasiz olmasi degil
Birini iyi edicek seyin
Digerinin kadehine zehir olmasidir

Her secim bir caredir aslinda
Asil caresizlik verdigin secimin zehirli meyvasidir
Elinden bir sey gelmeyince kabullenmek kolaydir
Asil caresizlik kendine "Elimden geleni yaptim mi?" diye sormaktir
Cunku asil caresizlik
Careyi gecirmisken eline
Avuclarinin icinden kacirmaktir

Monday, January 18, 2010

Babam icin...


"ben yarım saattir öksüzüm dayanamıyorum da, o bunca yıldır nasıl dayanmış.." Az once Kapali Carsi dizisinde duydum bunu. Babam geldi aklima...Babasini bebekken kaybeden ve ona dair hicbir anisi olmayan, annesini hayal meyal hatirlayan babam...

Hayatta insanin sevdiklerini kaybetmesinden daha buyuk bir aci yok! Hele kucucuk, minicikken, yasiniz hayal bulutlarinin uzerinde gezinme yasiyken kanatlarinizin koparilmasi...Bir seyi farkettim, seneler gectikce babam hic hatirlamadigi babasini, ve uc bes aniyla sinirli annesini katlanarak ozluyor. Yani acilar zaman gectikce dinmiyor, sevdiklerinin acisi zaman gectikce katlaniyor, ciglar uzerinize uzerinize geliyor. Belki milyon kere dinledigim o uc-bes anisini, babam her seferinde ilk kez anlatiyor gibi heyecanli, ilk kez anlatiyor gibi ozlemli, ilk kez anlatiyor gibi buruk. Ve ben her seferinde anlattiklarindan cok, onun bu cocuksu masumluguna odaklaniyorum.

Gecmisinden bir seyler bulmaya calisiyor, her annesini babasini taniyan insanla karsilastiginda. Bir seyler anlatsinlar istiyor...Babamin en net hatirladigi ani babaannemin oldugu gun...Ilkokula basladigi zamanlar...Annesinden uzakta kaldigi bi donem...Annesinin yanina goturuyorlar, oldugunu soyluyorlar, olumun ne oldugunu tam olarak bilemeyen yetim ve oksuz cocuga. "Annesini son kez gorsun" dediler diyor. "Annem oyle bembeyaz uzanmisti, baktim oyle, optum yanagindan son kez, yanagi oyle guzeldi ki, sanki canli gibiydi..."

Babaannem, dedeme oylesine asikmis ki, dedem traktorun devrilmesiyle altinda kalip oldukten bir kac sene sonra her gun uzuntu icinde yasamis. Uzuntu, beyin tumoru, ve ebedi sevgisine kavusmasi...Babaannem oldugunde 25-26 yasindaymis, arkasinda uc kucuk cocuk birakmis.

Bazi zamanlar oluyor, her seyi birakip gitme istegi doguyor icimde, ya da bazi seylerden yildigim...sonra babamin hayatini dusunuyorum, kendimden utaniyorum. O kadar zor, o kadar cetrefilli bir hayattan gecmiski babam, ve hic ailesi olmadigi icin, anneme ve cocuklarina oyle duskun, oyle bagli ki...onu gordukce sIkI sIkIya sariliyorum hayata ve sevdiklerime...

Sonra bazi zamanlar oluyor, annesini ya da babasini yitirmis insanlar goruyorum, o aci katran katran sariyor her tarafimi. "ben nasil katlanirim bu aciya???" diyorum kendi kendime. Agliyorum, daha yasamadan o aciyi, yasamis gibi agliyorum. Babami dusunuyorum, enistesi oldugunde arkasindan "Annemle babama selam soyle", "keske omrumun tek bir saati bile olsa onlari bir kez gorup sarilsam doya doya", "annesiz, babasiz cocuk kanadi kirik kus gibidir" diyen babami dusunuyorum, ve sormadan edemiyorum..."ben daha bu aciyi tatmadan bu kadar uzulurken, o bunca yil nasil dayanmis??"

Seni cok ama cok seviyorum babacigim...Seni ve annemi ne kadar cok seversem, o kadar cok olsun omrunuzden gecen yillar...

Friday, January 15, 2010

soyadin bende kalmis






sonunda bitti işte sevdamız
bu ev kaldırmıyor ikimizi
hatırla bu eve girerken ikimiz
bir ömür boyu deyişini
sensiz olmaz sanırken bedenim
istemiyor artık bedenini
ödedik yıllarca evli kalarak
bu ödünç aşkın bedelini
toplanıyor eşyalar çekmecelerde sabun kokusu
titriyor ellerim,bavullarda anıların kabusu
taşınan sadece eşyalar değil ki
odalarda,yüreğimde bohçalanmış
herşeyi topladım
birde baktım ki
bende soyadın kalmış...

vazgecmek


Ne yalanlar korkutur, ne nankörlük, ne riya.
Ne verilmiş sözlerin hesabını sorarım
Ne ardından ağlarım, gözlerimi yorarım
Kolay vazgeçmeyi öğrendim artık

adi menekse


Nasil bir sarkisin sen ya? Levent Yuksel yorumunu binlerce kez dinledim sanirim bugun, bir sarki her dinleyiste nasil ayni sekilde insanin canini boyle yakar...? cok yalnizim ya, bu kadar sevdiklerim ve arkadaslarim arasinda cok cok yalnizim..keske her seyi soylemek ve yapmak mumkun olsa...yine sususlar, yine icine atmalar, yine sessizlik..en derininden....


Bu şehrin meydanlarında
Garında
Rıhtımında
Sensizlik bir türlü
Yakamı bırakmıyor

Bütün duraklarda, kahvelerde
Büyük, küçük yalanların
Dönüp dönüp vuruyor
Ansızın beni vuruyor yerden yere

Yok ettim salındığın
Billur aynaları
Şimdi uzun uykuların
Tam zamanıdır

Bir yorgan misali örtündüm yalnızlığı
Bu yıl da aşk buraya hiç uğramadı

Silinsin izim
Hiçliğim sokakta kalsın
Gölgemi yakın
Bu dünya beni yok saysın

Emanet ettim bıraktığın her şeyi
Dedim siz susuz bırakmayın menekşeyi

Wednesday, January 13, 2010

1700!





1700 gun olmus bugun Seku'yla beraber! her gun ama her gun yeniden a$Ik oluyorum ben bu adama! hani bazilari der ya baglanma oyle kimseye sonsuza dek gibi seyler..yok arkadas, baglaniyorum ben bu adama dibine kadar, sonsuza kadar, senin icin en uc nokta varsa oraya kadar!
Hayatin Anlami = SEKU

Tuesday, January 5, 2010

mutlak son

Hepimiz ayri ayri kacinilmaz olandan kacariz
Bu defa umitliyiz
Bu defa kil payi kurtulacagiz
Bu defa hicbir seyi atlamadik
Hicbir seyden korkmadik
Her seyi goze aldik
Ama donup donup arkamiza bakmaktan
Onumuzdekini cok gec gorduk
Hepimiz kacinilmaz sondan kacayim derken
O sonu hazirlayan baslangicta bulduk kendimizi

Sevmek son kertede kacinilmaz sona karsi cikmaktir
Ama o sonu bile bile sevmek
O sonu hice sayip sevmek
Adim adim geriye gider gibi, sifira dogru sayar gibi
Gozunu son kez kapar gibi sevmek
Iste oylesine sevmek
O sevgide hapsolmaktir

Ne gelecekse basina daha onceden gelmistir mutlaka
Kacinilmazi engellemek sirf karsi cikmak degildir mutlak sona
Kacinilmazdan kacmak icin zamani durdurmak yetmez
En basa donmek gerekir
Basa donmekse kapagi acmak degil
Dogru sayfayi cevirmektir

Friday, January 1, 2010

2010 ilk yazi


istanbul'da son gunum..pazar yeniden michigan'a donuyorum, tahminen pazartesi gece 1 gibi evde olurum ve sabah 9da dersim var..evet tam kafayi yemelik! kisacik bu 10 gunluk degisim iyi mi geldi, kotu mu geldi dersen, su son 1 saate kadar iyi diyebilirdim. aileyle icice, guzel ve eglenceliydi...ama 1 saat once kafami karistiran bazi seyler oldu, simdilik o meseleye girmeyecegim. iyi yillar yazisi yazamadim bu yilbasi ama gecen seneki yazdigim yaziya baktim ve hala bazi seyleri yapamadigimi gordum..gecen 365 gunde cok azini gerceklestirebildigim 2008 dilekleri suydu:


Hukuk doktorasina baslayabilmek (istedigim okulda)---istedigim okul olmadi ama basladim


Ablamin evlenmesi :p--- yok ya bu is yas, 10 senede gecse ablam evlenmez


ya da benim evlenmem :))))))))))--- nufus kagidi hala bekar diyor :)


Ispanyolca ogrenmek--- her Turk gibi ispanyolcam bir kac kufur ve nasilsin, iyiyimden ibaret..shame on me!


yeni bir ev ya da studio (eger yalniz yasayacaksam :p )--- evet artik kendime ait bir dairem var, bok varmis gibi...yemek yap, etrafi topla, camasirlari yika, her seyi ama her seyi tek basina yap. 4 ayda biktim valla, bana yaramadi yalniz yasamak!


sevdicegimle gitmedigimiz yerlere kafamiza estigi gibi gitmek--- evlenince belki :) yoksa asiret beni vurur bunu anladim :)


incecik olmak :)--- 2 ay oncesine kadar gayet iyiydim, son 2 ayda yine sistim. haftaya pazartesi baslarim yine diyete :p


is degisikligi (daha 2 hafta oldu ama simdiden bunaldim) --- isi birakali 4 ay oldu, sadece ogrenciyim artikin...her ne kadar gonullu bir issizlik olsa da, kotuymus ya...25 yasinda hala babaya muhtac yasamak :S


bol alisveris (incecik olduktan sonra tabii ki :p ) --- alisveris olayina dur dedim 1 aydir, azimliyim, yaza kadar bir sey almayacagim!


babamlarin "artik 24 yasindasin, kazik kadar oldun, sana karismayacagiz..ne istersen yap" demeleri :))))--- yok valla degil 24, 64 bile olsam hala 4 yas muamelesi...evin en kucugu olmak sandiginiz kadar avantajli bir durum degil!


------------------------


2010 icin hicbir planim yok, ilk kez kendimi suyun akisina birakmayi planliyorum...ayni zamanda bu yil vermem gereken cok onemli kararlar var ve bu kararlar benim tum hayatimi etkileyecek duzeyde. insallah siyirmadan bu yili da atlatacagim!